Hakan Kara: KKM saatli bombaya döndü, dikkat temmuz ayına
Merkez Bankası (TCMB) eski Başekonomisti ve Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. KKM için “KKM patlamaması için her seferinde daha büyük tavizler gerektiren bir bombaya dönüştü” ifadesini kullanan Kara, temmuz ayında ekonomiyi bekleyen tehlikeyi de anlattı.
Hakan Kara’nın hisseleri şöyle:
-Gelecekte geriye dönüp baktığımızda şaşırmamak için Ponzi kavramını anlamakta fayda var. Charles Ponzi, 1920’de keşfettiği sistemle binlerce yatırımcıyı posta pullarından kar ettiğine ikna etti ama arkasında değer üretimi olmadığı için sistem çöktü.
– Ponzi sisteminde başta herkes mutludur ama piramit düzeninin sürdürülemeyeceği anlaşılınca daha büyük riskler alınır ve büyük tavizler verilir; Hasar büyür ve sonunda sistem çöker. İçeride kalan yatırımcı üzülerek zarar görüyor.
– KKM’miz de tarihe ponzi olarak geçmeye aday. Devlet önce kendi parasının faizini belirleyip itibarsızlaştırıyor sonra vatandaşa TL’yi tutmak istemiyorsan ben risk alıyorum yani kur koruması sağlıyorum diyor.
– KKM bir ponzi gibidir, çünkü bir bedeli olmasa da, herkes başta geçici bir tatmin hisseder. Mesela KKM ilk çıktığında bankalar sevindi. Kur kanaması durdu, fonlama maliyetleri düştü. Bankalar önemli karlar yazdılar.
-Merkez Bankası tatmin oldu, bankalardan döviz çevirme KKM’sini satın aldığı için döviz pozisyonundaki bozulmayı sınırlayıp kuru tutabildi. Hazine de memnun oldu, fazla faiz ödemeden borç para alabildi.
– Mevduat sahipleri de memnundu. Her ikisi de mevduatları için kur koruması sağladı ve devir süresi boyunca dolar bazında düzenli faiz aldı.
– Ancak her ponzide olduğu gibi bu sistem de zamanla tıkanma belirtileri gösterdi.
-Bir süre sonra kurdaki artışın KKM’nin halka olan maliyetini artıracağı anlaşılınca TCMB rezervleri kuru tutmak için harcanmaya başlandı. Halk artık o kadar hoş değildi. Çarkı döndürmek için bankalar hazine bonosu tutmak zorunda kaldı.
– Sonraki aşamada KKM faizleri serbest bırakılarak, sistemin ömrünün uzatılması için maliyetli yapılanmalara izin verilmiştir. Ancak bankaların döviz varlıklarının (swap) bir kısmının TCMB tarafından satın alınması nedeniyle bankaların likit varlıkları azalıyordu.
– Ayrıca bankalar, KKM’nin idame ettirilmesi için getirilen tahvil yükümlülüğü nedeniyle TL mevduat faizlerini artırmak zorunda kaldı. Kısacası KKM’nin bankalara maliyeti giderek artmaya başladı. Artık herkes mutlu değildi.
– Çubuklar, bankaların bir sonraki aşamada ponziyi korumalarına izin verecek şekilde güçlendirildi. Tahvil tutma zorunluluğu sıkılaştırıldı ve çıta her seferinde yükseltildi. KKM saadetini sürdürmek için atılan finans mühendisliği adımları “makroihtiyati” ve “liralaşma” olarak sunuldu.
– Bu noktada KKM’deki mevduat 120 milyar dolara yükseldi. Temmuzdan sonra her hafta 8-10 milyar dolar civarında dönüş olacak. Büyük bir döviz talebi potansiyeli…
-Kısacası KKM, patlamamak için her seferinde daha büyük tavizler gerektiren bir bombaya dönüştü. Üstelik sürekli büyüyor, potansiyel yıkımını artırıyor. Bu bir çeşit ponzidir. Aradaki fark, devletin başından beri bu yükü üstlenmeyi taahhüt etmesi, ancak ne kadar süreyle üstlenileceği bilinmiyor.
– Gerçek, KKM denilen mutluluk zincirinin sonuna yaklaşıyor. Bu saatli bombanın önce büyümesi durdurulmalı, sonra kontrollü bir şekilde etkisiz hale getirilmelidir. Bu yapı üzerinde ısrar edilirse sonu iyi olmaz. Bizden uyarı… (HABER MERKEZİ)